Çocukluk, okul hayatı, gençlik yılları derken, bir de bakmışsınız, kendinizi hayatın tam ortasında bulmuşsunuz.  Önceleri, bütün amacınız ekmek parası kazanmaktır. Kendinizi, ailenizi geçindirecek bir ekmek parası. Yola koyulursunuz, bir de bakarsınız ki çok farklı noktaya gelmişsiniz. Ekmek parası kazanmanın yanına bir tutku daha eklenmiş. Her ikisinden de vazgeçemezsiniz. Gün gelir, kendiniz, aileniz, tutkunuz ve Siz birlikte yol almaya başlarsınız.

Dereli’nin delikanlısı Remzi Mamaşoğlu’ndan bahsediyorum. Remzi Mamaşoğlu’nun tutkusu Giresun Dergisi’nden bahsetmek istiyorum. Remzi Mamaşoğlu ile sanırım 1989 yıllarında tanışmıştım. Henüz evlenmemişti. Bulunduğum her toplantıda hazır, görevini en iyi şekilde yapmaya çalışan gazeteci, toplum insanı. Nerede bir Giresunlu varsa, arayıp, bulma, toplum ile tanıştırma elçisi.

Zaman zaman, dost meclislerinde biri ile karşılaşırsınız. Bir konu açılır, biri çıkar. İstanbul’da, Giresunluları ilk ben bir araya getirmiştim. Biri çıkar, ben şunları, bunları yapmıştım, der. Güzel, ilkler güzeldir. Saygı duyarız, teşekkür ederiz. Ama, sonuç nedir? Ben ona bakarım. Yoksa, herkes toplantı yapıyor, yiyip, içip, eğleniyor. Efendim, ilk dergiyi ben çıkardım. Güzel, tebrik ederiz. Peki, devamı nerede? Kusura bakmayın, ben böyle ucuz kahramanlıklara gülüp geçerim. Giresun ilimizde yayınlanan Yeşil Giresun Gazetesi 1925 yılından beri aralıksız yayın yapıyor. İleri ve Yeni Giresun Gazetesi, yarım asrı aşmış yayınlanabiliyor. Ben bunu alkışlarım.

Bir yerel dergiyi 30 sene aralıksız, dünyanın tüm çilesini çekerek çıkarabilmişsen. İstediğin kadar övünebilirsin. Bu öyle her babayiğidin başarabileceği bir iş değildir. Bunun arkasında, bütün imkânsızlıklar içerisinde, tüm ailesi ile birlikte çekilen çileler vardır. Geçim sıkıntısı vardır. Topluma mahcup olmama gayreti vardır. Ne pahasına olursa olsun, başarma azmi vardır.

Herkesin hatası, kusuru olabilir. Mutlaka, Remzi Mamaşoğlu’nun da, hatası ve kusurları vardır. Bu konuda, olayları şahsi olarak yorumlamak haksızlık olur, diye düşünüyorum. Ortada bir mücadele var. Bu mücadele sonucunda 30 yıldan beri çıkarılan bir GİRESUN DERGİSİ var. Ben, esere bakarım. Eserin kapsadığı alana, onun manevi değerine bakarım. Bu değerin oluşturulması ile ilgili verilen emeğe göz atarım. Ve, derim ki, bu eserin yaşaması için, mutlaka benim de bir Giresunlu olarak, biraz fedakârlık yapmam gerekmez mi? Benim bildiğim, ülkemizde en uzun süre yayın yapabilen tek yerel dergi GİRESUN DERGİSİ’dir. Bir Giresunlu olarak, böyle bir başarıyı alkışlamayalım da ne yapalım?

GİRESUN DERGİSİ, Giresunluların, çok açık ve net ortak bir değeridir. O’nda bulabileceğiniz bilgileri, hiçbir yerde bulamazsınız. Bir yerlerden satın almak isteseniz de alamazsınız. Giresunlular olarak en büyük eksikliğimiz ve yanlışımız, değerlerimize sahip çıkamama, yıllarca verilen emekler ile elde edilen bu değerlerimizi çok kolay harcama pervasızlığımızdır.

Bu yetişmiş insanlarımız için de böyledir. Sorun yok. Doğruları takip edenler, doğruları yapmaya ve savunmaya devam ederler. Gelene ağam, gidene paşam, demezler. Başarı, hiçbir zaman tesadüfi değildir. Gerisinde herkesin bilemediği, yaşanmış gerçekler üzerindeki başarı, başarıdır. Başkalarının emekleri üzerinden elde edilmiş başarı, başarı değildir.

Yukarıda tutkudan bahsetmiştik. Remzi Beyin en büyük tutkusunun Giresun ve Giresun Dergisi olduğunu bilmem yazmama gerek var mı? Remzi Bey, Sizi bir kere daha tebrik ediyorum. Giresun Dergimize de nice 30 yıllar diliyorum. Allah, yolunuzu, bahtınızı açık eylesin.