Harşit Vadisi Platformunun düzenlediği Vahşi Madenciliğe Hayır mitingi Tirebolu’nun Şenyuva köyü Garigen tepesinde yapıldı. Sisli ve yağmurlu bir havada gerçekleşen mitinge; siyasi parti temsilcileri, köy muhtarları, İstanbul’da ve Tirebolu’da faaliyet gösteren köy dernekleri, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve çevre köylerden çok sayıda köylüler katıldılar.
Alagöz Madeni’nin Garigen Tepesi ve Olucak Yaylası’ndaki yeni kapasite artırımı için ÇED sürecine gitmesi üzerine bölgenin doğal ve ekonomik değerlerinin tehdit altında olduğunu düşünen yöre halkı bu girişimi protesto etmek için sisli ve yağmurlu bir havada Garigen Tepesine toplanarak ses vermeye çalıştılar.
Dağıtılan bir haritada MAPEG verilerine göre Giresun sınırları içinde toplam 720 adet IV. Grup maden ruhsatı bulunduğuna işaret edilirken bu alanların Giresun coğrafyasının yüzde 85 ini kapsadığına dikkat çekildi.
Giresun’un yüzde 85’i maden alanı olarak ilan edilmiş. Yüzde 17’sinde arama, yüzde 14’ünde işletme yapılıyor.
Türkiye’ye baktığımızda maden sahası ilan edilen alanlara göre büyüklük olarak Giresun ikinci sırada yer alıyor.
Bir başka ilgi çeken rakam da 2002 yılına kadar 1200 olan maden ruhsat sayısının 2002-2024 arasında 386 bine ulaşmış olması. Bir de maden yasası 1985 yılından günümüze 20 defa değiştirilmiş; açık madencilikle doğa, ormanlar, yaylalar, meralar, su havzaları vahşi madenci firmaların istifadesine sunulmuş.
Harşit Vadisi Platformu Başkanı Çınar Çetinkaya yaptığı konuşmada niyetlerinin bağcı dövmek olmadığını üzüm yemek olduğunu vurgulayarak madenciliğe değil, vahşi madenciliğe karşı olduklarını söyledi.
“Harşit Vadisi Platformu olarak bizler; insan hayvan ve bitki sağlığına zarar vermeden, su havzalarını tahrip etmeden, dünyada geçerli kanun tüzük ve yönetmeliklere uygun olarak çalışmalar yapan madencilik faaliyetlerine asla karşı değiliz” diyen Çetinkaya; bölgede M.Ö. 3 bin yılından bu yana madencilik yapıldığını, bu işletmelerin tünel ve galeriler açılarak yapıldığını anlattı.
Madenciliğin ülke ekonomisine katkı sağlayacak bir zenginlik olduğunu belirten Harşit Platformu Başkanı; “Bizler vahşi madenciliğe karşıyız” dedi.
İşletme ruhsatı alan firmaların devletle yaptığı sözleşmelere uymadığını, kısa zamanda çok para kazanma mantığı ile çalıştığına ifade eden Çınar Çetinkaya, “Bu vahşice çalışan firmalara göz yumarsak tüm doğa dokusu, insan, hayvan, bitki sağlığı kötüleşecek; zehir içimize işleyecektir” dedi.
Eylemde İl Genel Meclis Üyesi Ömer Cebeci de bir konuşma yaptı. Tarım alanlarının, ormanların ve su kaynaklarının maden şirketleri tarafından hızla işgal edildiğini ifade ederek konuşmasına başlayan Cebeci; sadece bu bölgeye özgü olan, ekosistemin dengesi için hayati öneme sahip endemik bitkilerin de ortadan kalkacağına dikkat çekti.
“Olucak Yaylası ve Garigen Tepesi, bir tarafı Gelevera Vadisi diğer tarafı Harşit Vadisi olan; doğal güzellikler ve biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir bölgedir. Planlanan maden ocağı işletmeciliği ve pasa alanlarının bu iki vadiye sızacak ağır metaller edeniyle ciddi çevresel riskler oluşturacağı aşikardır” diyen Ömer Cebeci; Doğankent, Güce, ve Espiye ilçelerinde yaşayan insan ve hayvanların büyük tehlike altında olacağını söyledi.
Anayasanın verdiği haklar ve hukuk çerçevesinde doğayı ve yaşam alanlarını savunacaklarını ifade eden Cebeci; Espiye’nin, Güce’nin, Doğankent’in, Tirebolu’nun, Görele’nin, Giresun’un ses vermesini istedi.
Harşit vadisinin Rus işgalinde önemli bir savunma hattı olduğu ifade edilen konuşmalarda 42. ve 47. alayların o gün verdiği toprak savunması mücadelesinin bugün bu yönüyle verildiği dile getirildi. Sonuçta, “Madenciliğe evet, vahşi madenciliğe hayır” denildi.