çalışacağız.
Giresun görülecek yerleri sıralamaya merkezden başladığımızda üç önemli turistik değeri ayrı bir yere yazmamız lazım.
Bunların başında Karadeniz’in insan yaşayabilen tek adası olan “Giresun Adası” gelir.
Ada, karadan 1.6 kilometre uzakta yer almaktadır. Yaklaşık 30 dakikada motorla adaya ulaşılmaktadır. Giresun adası karabatak-martı gibi kuşların üreme yeri olduğu gibi florasıyla da dikkat çekicidir. Geziye açık olan Giresun Adası, sadece gezilebilir, insan yerleşimine kapalıdır.
Adada bulunan “Hamza Taşı” doğurganlığı sembolize eder. Ayrıca Mitolojide yer alan “Altın Post” öyküsünün bu adada geçtiği rivayet olunur. Tüm bu notlardan anlaşılacağı gibi Giresun Adası bulunmaz bir turistik merkezdir, Giresun şehri için.
Giresun’da ikinci ziyaret edilecek yer Giresun Kalesi’dir. Pontus krallığı tarafından yaptırıldığı bilenen kale mesire yeridir ve hediyelik eşya satılan dükkânlar dikkat çekmektedir. Giresun Kalesi’nden şehre panaromik olarak bakmak, insanın içinde bir derinlik oluşmasına neden olur.
Kalede Atatürk’ün muhafız Alay komutanı ve Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Topal Osman Ağa’nın mezarı bulunmaktadır. Onun kabri başında dua etmek ülkenin temeline çakılan çivinin çekicini eline almak duygusu uyandıracaktır.
Otomobille ve yaya olarak çıkılan Giresun kalesinden inerken Zeytinlik Mahallesi’nde Rumlardan kalma, restore edilmiş Giresun evleri bulunmaktadır. Türkiye’nin ve Avrupa’nın pek çok kentinde özel ilgi alanı olarak oluşturulan bu tür mahalleler fotoğraf meraklıları için bulunmaz bir çekim alanıdır.
Müze ziyaretinden hoşlananlar için eski bir kiliseden, (Gogora Kilisesinden) müzeye çevrilen Etnoğrafya Müzesi görülmeye değer güzellikte bir eserdir. Müzede silah, giysi ve para örnekleri bulunmaktadır.
Mavi bir dünyada kaybolmak
Giresun merkezi terk edip, başka güzelliklere yol almaya karar verdiğinizde rotanız Kuzalan Şelalesi ve Mavi göl olacaktır. Sakın “Mavi Göl” denince aklınıza başrollerini Brooke Shields ve Christopher Atkins paylaştığı duygu yüklü o ünlü “Mavi Göl” filmi gelmesin. Eğer bir çağrışım diyorsanız, o filmin çekildiği Büyük Okyanus’un kuzeyindeki o adayı görmenize gerek yok. Çünkü daha güzeli var Dereli ilçesinde.
Giresun’dan Trabzon istikametine doğru yola çıkılıp, Dereli –Şebinkarahisar kavşağından sapıldığında 39 km sonra yolun solunda karşımıza Kuzalan Şelalesi çıkacaktır. Şelalenin sularının geldiği yer ise dar ve virajlı bir yoldan 15 dakikada çıkılan Kuzalan Tabiat parkıdır. Burada Pamukkale’de olduğu gibi travertenler bulunmaktadır.
Kuzalan Şelalesinin 300-400 metre ilerisinde bulunan Mavi Göl, büyüleyici bir güzellik sunmaktadır. Mavi Göl, Temmuz-Ağustos aylarında sodalı suyun rengini alıp, turkuaza döner ve muhteşem bir renk görseli sunar.
Doğu Karadeniz’in tüm illerinde olduğu gibi Giresun’da da çok sayıda yayla bulunmaktadır. Bunlar içinde en önemlilerinden ikisi Kümbet ve Kulakkaya yaylaları yine bu yol üzerindedir. Yolun sağında kalan Kulakka’ya’nın Giresun’a uzaklığı 45 km olup, yaylada Zifin otel ve Gırık Bahçe gibi yöresel yemeklerin sunulduğu iki büyük tesis bulunmaktadır.
Giresun’a 60 km mesafede bulunan Kümbet, en bilinen yayların başında gelmektedir. Kümbet Yaylası’ndan 10 kilometre sonra Koçkayası Yayla Evleri’nde muhteşem yayla havası ile konaklama yapılabilmektedir.
“Meryem Ana” bizde de var
Bu yol üzerinden geçmişte il olan Şebinkarahisar’a ulaşılmaktadır. Giresun’a 108 km uzaklıkta bulanan ilçede Atatürk’ün konakladığı, sonradan müzeye dönüştürülen Atatürk Evi Müzesi mutlaka görülmeli ve Atatürk’ün ne kadar mütevazı bir yerde konaklama yaptığı gözlemlenebilmektedir.
Şebinkarahisar Kalesi ilçe merkezindedir ve kayalıklar üzerine kurulmuştur. Belli bir yerden sonra yürüyerek çıkan Kale, vadiye hakim bir yerde bütün ihtişamıyla gözetmeye görevi yapmaktadır.
Şebinkarahisar’da son yıllarda büyük önem taşıyan Meryem Ana Manastırı bulunmaktadır. Kayadibi Köyünde bulunan manastır Bizans dönemi eseri olup, restore edilip, hizmete açılmıştır. Tıpkı Sümela Manastırı gibi sırtını kayalara yaslayan, bölgenin önemli eserlerinden biri olan manastırın, sadece yerli turistlere değil, hacı olmak isteyen hristiyanlara duyurulması gerekmektedir.
Şebinkarahisar’a gidilince merkeze 14 kilometre uzaklıkta Çağlayan Köyünde bulunan Çağlayan Şelalesi de görülmelidir. Şelale 50 metre yüksekten bıraktığı sularıyla adeta bir dinginlik oluşturur. Özellikle dağlarda eriyen karların getirdiği sular, çılgınca inerken, oluşturduğu serinlik bütün yorgunluğu alır götürür.
İniyoruz sahile doğru… Keşap ilçesi, Karabulduk Beldesi, Armutdüzü köyünde bulunan Şahan Kayası Giresun’a 50 kilometre mesafededir.
Şahan Kayası görülmeye bire bir ölçekle Türkiye haritasını bir kayanın üzerinde görmek isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat sunmaktadır.
Yaz aylarında Giresun ziyaretinde denize girip serinlemek istediğinizde pek çok seçenek arasında Uluburun Plajı eşsiz bir güzellik sunmaktadır. Uluburun, 100 metrelik sahiliyle, Fransa’nın ünlü Cannes sahillerini çağrıştırır. Uluburun Tabiat parkında bulunan Uluburun Plajı, Giresun’a 25, Keşap’a yaklaşık 12-13 kilometre mesafededir. Denize girmeseniz bile 10 dakika uğrayıp, o güzel koya tepeden bakmanın keyfini mutlaka çıkarmak gerekir.
Üç kale ve 7 değirmenler
Karadeniz otoyoluyla Trabzon istikametine doğra devam ettiğinizde Espiye İlçesi girişindeki Yağlıdere Deresi'nin kenarında, denize ve vadiye hakim doğal bir sivri tepe üzerinde Andoz Kalesi yer almaktadır.
Kalenin M.Ö.1300’lü yıllarda yapıldığı tahmin edilmektedir. Kaleye ulaşım kuzeyinde bulunan yol ile sağlanmaktadır. Etrafı surlarla çevrilidir. Bazı kısımlarda kuleler mevcuttur. Giresun’a 32, Espiye ilçesine 2 kilometre mesafedeki Andoz Kalesi, aslında Tirebolu’ya (Üç kale- Tripoli) adına veren kalelerden biri olmasına karşın bugün Espiye ilçesi sınırları içinde kalmıştır.
Andoz Kalesini geride bırakıp, Yağlıdere deresi kıyısından Yağlıdere istikametine doğru yolu çıkıldığında İlçeye 51 km mesafede bulunan Gölyanı Yaylasına varılmaktadır. Burası tek kelimeyle cennetten bir köşedir. Gölyanı yaylası yemyeşil tabiatı, temiz havası, masmavi gölü ve otantik yayla evleriyle büyüleyici bir güzellik sunmaktadır. Yaylada konaklama imkânı yoktur ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınmıştır.
Saklı Cennet Gölyanı Yaylasının ardından tekrar sahile indiğinizde Espiye ilçesinin türkülere konu olan Gelivera Deresi’nin yanından Pangal Şelalesi ve 7 Değirmenler Tabiat Parkı yolculuğu başlar. Karadeniz Sahil yolundan ayrılıp 19 kilometre gidildiğinde Taflancık Köyü sınırlarında Pangal Şelalesi karşımıza çıkar. Şelale Gelivera nehri sularından beslenir ve yaz aylarında serinlemek isteyenlerin tercih ettiği yerlerden biridir.
Pangal Şelalesi geride bırakılıp, 9 kilometre daha yol alındığında, sağda “7 Değirmenler Tabiat Parkı” tabelası karşınıza çıkmaktadır. Ana yoldan ayrılıp, dar, patika bir yolla ulaşılan parkın Giresun’a uzaklığı 62 kilometredir.
Türkiye’de bulunan 200’ü aşkın parktan biri olan Yedi Değirmenler adını içinde bulanan 7 değirmenden alır. Kendinizi bir masal dünyasında bulacağınız parkta bulunan değirmenlerden 6 tanesi çevre köyler tarafından kullanılmaktadır. Değirmenlerin Cenevizliler tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir.
Yedi Değirmenler parkında 3 adet kemer köprü ile Yedi Değirmenler Mağarası ve 9 adet şelale tüm ihtişamıyla misafirlerini ağırlamaktadır.
7 Değirmenler Tabiat Parkında bulunan tesisin balkonunda yemyeşil doğaya karşı yemek yiyebilir ve çayınızı yudumlayabilir, günün yorgunluğunu atabilirsiniz.
Renkli sokak Taflanaltı
Espiye’den ayrılıp, Karadeniz sahil yolunu takip ederek 10 kilometre sonra Tirebolu’ya ulaşılır. Tarihî Tirebolu Kalesi (Saint-Jean) ilçenin kuzeyinde deniz içerisindeki bir yarımada üzerinde yer alan ince bir gerdanlık gibidir.
Kaleye güneyden dik bir merdivenle çıkılır. Kalenin içerisinde Meryem Ana Kilisesi olarak adlandırılan küçük bir şapel ile bir de mescit kalıntısı vardır. Kalede Osmanlı Dönemi'ne ait mezar taşları bulunmaktadır. Kale surları günümüze kadar sağlam gelebilmiştir. Tirebolu Kalesi, bölgenin en güzel tarihî eserlerinden biridir.
Bu kale ile birlikte bugün Espiye sınırları içinde kalan Andoz ve Bedrama kalesi üç kale olarak Tirebolu’ya adını vermiştir.
Tirebolu’da ayrıca Yeniköy mahallesinde bulunan ve rengârenk boyaları ile misafirlerini ağırlayan tarihi evler görülmeye değer güzelliktedir. Tirebolu’da denize girmek isteyenleri Yılgın, Beygirkumu, Belediye ve Kaynarca gibi plajların kucaklayacağı vurgulayalım. Türkiye’nin gözdesi olan Tirebolu çayı almadan ilçeden ayrılmak büyük hata olacaktır.
Giresun’da her çeşit güzelliğin olduğunu yazmıştık ya, işte onlardan biri daha. Giresun’un Görele ilçesi sahilinde yer alan Deliklitaş, bir doğa harikası olarak ilginç görümünün yanı sıra birçok efsane ile anılmaktadır. Hemen arkasında bulunan mağara ve kaya mezarları kalıntıları ise mutlaka görülmesi gereken, tarihi miras olarak karşımızda durmaktadır. Deliklitaş için zaman ayırmak isabetli bir karar olacaktır.
Kemençenin heykelinin yapıldığı Görele sahili geride bırakıp, yine yolunuzu yaylalara çevirdiğinizde Görele ile Şalpazarı ilçe sınırlarında, Aladağların en yüksek tepesinde Sis Dağı Yaylası manzarası ve yayla çiçekleri ile sizleri kucaklayacaktır.
Yaylada çevre oba ve köylerden gelenler ile Temmuz ayının 4. Cumartesi günü Sis Dağı Şenlikleri yapılmaktadır. Yaylaya Eynesil ilçesi sahilinden dağa doğru çıkan 8 kilometresi asfalt olmak üzere toplamda 33 kilometrelik köy yoluyla ulaşılmaktadır. Yol için 2 saat ayrılmalıdır, ancak yolun iki tarafı eşsiz güzellikte tabiat harikası bitkilerle ve ağaçlarla süslüdür. Sis Dağı yaylası bu yorgunluğu unutturacaktır.
Sis Dağında Konaklama hizmeti ve günübirlik ziyaretçilerin ihtiyaçlarına yönelik tesisler bulunmaktadır.
Giresun’un en ucunda Trabzon’a sınır ilçesi Eynesil’in kalesi de Boztepe Mahallesi’nde bulunmakta olup, ulaşım sorunu yoktur. Eynesil İlçesinin 2 kilometre doğusunda kayalık bir yarımada üzerinde bulunan Eynesil Kalesi’nin yapım tarihi ve yaptıranı hakkında bilgi veren herhangi bir kaynak mevcut değildir. Denizin mavisi ile buluşan Eynesil Kalesinin güncel kaynaklarda Romalılardan kalma olduğu belirtilir.
Bunlar Giresun’un turist olarak gelecek herkesin dikkatini çekecek birkaç değerimiz. Daha niceleri olduğu bir gerçek… Pek, biz bunları tanıtmak için çalışıyor muyuz?
Son sözü Çin atasözü olduğuna varsaydığımız o sözle bitirelim; “Krizler yeni fırsatlar doğurur” Pandemi var, bittik edebiyatı yerine pandemi sonrasına hazırlananlar bence karıncanın yolundan gidenler olacaktır.