Bazen doğru konuşmanın
Bazen de,
Doğruları kaleme alıp yazmanın,
Bedelleri vardır…
Giresun Dergisi’yle
33 senedir ödüyorum.
Bitmemiş demek ki…
Tüketemedim…
Faizleri ağır ağır geliyor…
Giresun gelişecekmiş.
Kalkınacakmış.
Tanıtılacakmış.
Başka illerle yarışacakmış.
Kümbet’i,
Kulakkaya’sı,
Davos’la yarışacakmış,
Giresun Çevre Yolu’na kavuşacakmış,
Kimin umurunda…
İhale alayım.
Komisyonlarıma bakayım.
İstediğimi yapayım.
İktidar olmanın avantajlarıyla,
Keyfime bakayım.
Değmeyin bana,
Çakır keyf olayım.
Giresunlu olmayı da,
Sana bırakayım.
ACI AMA GERÇEK…
BİR GİRESUN MANZARASI…
Benim için konuşulanlar,
O bir Giresun hastası.
Giresun benim memleketim.
Elbette ki sorunlarına çare isterim.
Kümbet’inde,
Kulakkaya’sında,
Temiz havasında ve doğasında gezerim.
Tamdere’ye varınca,
Eğribel’e çıkar,
Şebinkarahisar’a geçerim.
Tamzara’ya bayılırım.
Adına türkü yakılmış,
Ben şiirlerle yetinirim.
Koçkayası büyülüyor.
Salon Çayırı’nın vahşi doğası ne güzel görünüyor.
Aymaç’ın tepesinden,
Manzara ne güzel süzülüyor.
Belen tepesinden,
Çağman Obası,
İnsanı büyülüyor.
Remzi Mamaşoğlu,
Giresun için böyle güzellikleri görüp yazıyor.
Siyasetin kirli ayağı ise menfaatini gözlüyor.
Böyle çirkinlikler devam ederse
İşte o zaman,
Benim memleketim,
Giresun’a yazık ediliyor.
Yaylalarımız çarpık kentleşmenin kaderine kurban ediliyor.
O güzelliklerimiz acaba Arap sermayesine mi kurban veriliyor…
Sanki gidişat öyle mi görünüyor?
Otel turistik tesisler,
Bungalo evler yapılacaksa,
Sermayemiz olsun yerli.
Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.
Bu gerçekler acı ama belli.
Ben istiyorum sermayem olsun milli ve yerli.
Böyle olmaz ise eğer…
Yaylarımızın de elden gideceği belli.
İşte size Giresun’un hali…
Koltuğa oturanlar,
Koltuktan güç alıyor,
Oturduğu koltuğa ise güç katmıyor.
Kadromu kurayım,
İstediğimi yapayım.
Bir sonraki seçimlere kadar,
Keyfime bakayım.
‘Giresun’un içinde,
İki sokak arası’
Kirli siyaset,
Bizim memleketin baş belası.